Herkese merhaba. Sayfa 16’da ilk yazımda sizlerle buluşmanın heyecanı içerisindeyim.
Bir araba sevdalısı, araştırmacısı ve akademik olarak otomotiv üzerine ihtisas yapmış, aktif olarak da genç beyinleri otomotiv üzerine yetiştirmeye çalışan biri olarak bu köşede sizlerle ‘otomotiv’ üzerine sohbet edeceğiz.
İlk yazımda son dönemde adını sıkça duyduğunuz elektrikli araçlar konusunu seçtim. İlk günden bugüne ‘çok çevreci’ olarak lanse edilen elektrikli araçların gerçeklerini anlatmaya çalışacağım. Acaba elektrikli araçlar gerçekten çevreci mi?
Elektrikli araçlar 21. YY icadı değil öncelikle oradan başlayalım. Nikola Tesla’dan ismini alan Tesla markasının sahibi Elon Musk’ın mucitliği gibi algı oluşturulan elektrikli araçların mazisi ilk araca kadar uzanır. Öyle ki, içten yanmalı motorlar kullanılmadan önce ilk prototip ve icat olarak arabalarda elektrik motor kullanılmıştır. Fakat verimliliği ve kullanım süresinden dolayı hiçbir zaman yaygınlaşmamıştır. Daha sonra yarı elektrikli dediğimiz hibrit araçlarla Toyota 1990’larda tanışmış hatta ABD’de piyasaya sürmüştür.
Konumuza geri dönelim…
Elon Musk olan bir şeyi geliştirmiş ve bir girişimle ABD devletini arkasına alıp Tesla markasını piyasaya sürmüştür. Fakat;
Dedikleri gibi elektrikli araçlar gerçekten çevreci mi? Gelecek tam elektrikli araçlarda mı? Yoksa sadece bir satış pazarlama dahiliği mi?
Çevrecilik sadece aracın çıkarttığı egzoz gazlarından ibaretse gerçekten çevreci araç ama elektriğin üretim safhasında yine fosil yakıt kullanıldığını düşünürsek ve dünyada ortalama alternatif çevreci elektrik üretimi yüzde 20 seviyelerindeyken kaş yapayım derken göz çıkartıyoruz demektir.
Japon markaların, elektrikli araçlarla ilgili Ar-Ge’leri hazırken sadece hibrit ve farklı alternatif yakıtlara yönelmesini de unutmayalım. Bunu da “Dünyada çevreci elektrik üretilmeden biz tam elektrikli araçlara geçmeyeceğiz” açıklamasıyla duyurması oldukça manidar. 1990’lardan bugüne şarj edilmeyen hibrit araçları üretmesi ve satması 'acaba haklı mı?' sorusunu akıllara getirirken, bu demecin üzerinden 10 yıla yakın zaman geçmişken Avrupa bugünlerde ‘Elektrikli araçlar gerçekten çevreci mi?’ diye tartışıyor.
100 bin İYM (içten yanmalı motor) aracın 10 saatte doğaya saldığı zararlı gazı elektrik üretim tesisleri 2 saatte aynı miktarda doğayı kirlettiği gerçeği varken şimdi daha yüksek sesle sorgulamak lazım "ELEKTRİKLİ ARAÇLAR GERÇEKTEN ÇEVRECİ Mİ?"
Elektrikli araçların sunduğu performans, güç, tork gerçekten takdire şayan. Çevreyi daha az kirleterek bu avantajları kullanamaz mıyız diye düşünen Japon üreticiler (Honda ile başlayan Nissan ile devam eden) tam hibrit sistemini geliştirdiler. Buraya DİKKAT... ÇÜNKÜ YAKIN GELECEK BURADA.!
Tam hibrit dedikleri araçlar tamamen elektrik motoruyla hareket ederken, elektriğin dezavantajlarından da muaflar. Öyle ki bu araçlar neredeyse %100 verimli çalışmaya ayarlanmış içten yanmalı motor, küçük bir bataryayı besliyor. Batarya elektrik motoruna hareket veriyor. Araç, elektriğin verdiği avantajlarla hareket ederken minimum yakıt tüketimini sağlıyor (ortalama 4,5lt/100km) ve şarj için zaman kaybını ortadan kaldırıyor.
Kabataslak bir hesapla 50 LT bir deposu olan tam hibrit araç; 4 lt/100km yakıt tüketse 1 depo ile yaklaşık 1250 km yol yapacak demektir. Benzinin litre fiyatını 20 tl olarak hesaplarsa km başına 0,80 TL yakıt tüketimi demektir. Günümüzde tam elektrikli araçların 1 saat hızlı şarj yapıldığında yaklaşık 550 TL ücret ödenecektir (yüzde 20 zamsız hesaplanmıştır). Bu 550 TL sizi günümüz şartlarında sadece 500 km götürecektir.
Son olarak;
Çevreyi kirleterek üretilen elektrikli araçlar ne çevreye ne cebinize sağlık getirecektir.
Yakın gelecek tam hibrit araçlarda.