Her yıl sonu geldiğinde, gerek sosyal medyada gerekse birçok arkadaş ortamında dönen o yılın müzikal seçkileri, en çok dinlenenleri, o yılın müziği gibi listeler yaygınlaşmaya devam ediyor.

Ülkemizin müzik tarihine kuşbakışı baktığımızda, bu değişimin geleneksel Türk halk müziği ya da ozan müziği geleneğinden daha modern ya da Batı müziği dediğimiz formların
etkilerine doğru bir dönüşümün yaşandığı 60’lı ve 70’li yıllar önemli bir aralıktır. Bu dönem özellikle sonraki kuşaklar için de belirgin bir köprü vazifesi görmüştür. Bu dönemin önemli
simalarından biri de kuşkusuz Fikret Kızılok’tur. 

Fikret Kızılok’un müziğinin evriminde 60’larda önemli bir kitleye hitap eden Folk Revival Hareketinin payı var desek doğru söylemiş oluruz. Bu hareketin önemli isimlerinden biri olan
Bob Dylan, bu harekete mensup olmasa da müzikal olarak benzer yaklaşımlara sahip Nick Drake gibi sanatçılarla birlikte ele alınabilecek bu estetik anlayış, Kızılok’un müziğiyle
paralellikler taşır. Ancak bu paralellik, doğrudan bir esinlenmeden ziyade, dönemin genel müzikal atmosferiyle ilişkilidir.

Fikret Kızılok, bu sanatçılarla birebir bir bağ kurmasa da, aynı estetik ve müzikal duyarlılığı paylaştığı aşikârdır. Bu noktada duyma eylemi önem kazanıyor.

Çünkü Kızılok müziğini dünya müziğinden örneklerle açımlamaya çalışmak onun müziğini yermek ya da alt bir yerde görmek anlamına gelmemeli aksine ulaşmaya çalıştığı müzikal ve estetik yaklaşımı anlamaya çalışmak için bir yöntem olarak görülmelidir.

Çünkü insan duyduğu bir şeyi nasıl açıklayabilir? Bunu ancak başka duyduğu bir “şeyle” kıyaslayarak
yapabilir.

Fikret Kızılok’un müziğinde yer yer Batı folk müziğinin etkileri hissedilir. Bob Dylan’ın gitar ve ağırlıklı vokal merkezli anlatım tarzı veya Nick Drake’in minimal düzenlemeleri, Kızılok’un
eserlerinde yankı bulabilecek yaklaşımlardır. Ancak bu etkileşim, daha çok dolaylıdır.

Kızılok’un Batı’daki sanatçılarla birebir ilişki kurmak yerine, dönemin genel müzikal atmosferinden esinlendiği düşünülmelidir.Fikret Kızılok’un sanatını Nick Drake, Bob Dylan,
Tom Waits ve Leonard Cohen gibi isimlerle birlikte ele almak daha bize zengin bir bakış sunabilir.

Nick Drake’in akustik gitar ve sade düzenlemelerle şekillenen müziği, Bob Dylan’ın folk temelli hikâye anlatıcılığı ya da Leonard Cohen’in derin lirik yapıları, Fikret Kızılok’un müziğini anlamlandırırken karşılaştırma yapabileceğimiz referanslardır. Kızılok, Anadolu müziğinden geleneksel ezgileri alır ve bunu minimalist bir çerçevede, Batı müziğinin modern
unsurlarıyla harmanlar. Bu yaklaşımı onu sadece bir “anadolu rock” sanatçısı yapmaz; aynı zamanda bir "köprü müzik" yaratan bir figüre dönüştürür. Bu noktada özellikle “Yadigar” ve
“Zaman zaman” albümlerindeki “İçmeden, Hamak’ta, Gidiyorsun,Güzel Ne Güzel Olmuşsun” gibi eserlerdeki lirik yapı, en önemlisi vokal tarzındaki sakin, yumuşak ve sofistike yaklaşımı
Nick Drake’in “Five Leaves Left” albümünde duyabiliriz.Diğer yandan albümlerinde yarattığı melankolik atmosfer o dönemin “dark folk” türündeki sanatçılarıyla da benzerlikler taşır.

Nick Drake’in kendi döneminde yeterince anlaşılmayan ancak zamanla bir “klasik” haline gelen eserleri gibi, Fikret Kızılok’un müziği de zamana meydan okumuş ve kendine özgün bir
yer edinmiştir.Onun bu şekilde özgün ve "minimalist" bir yerden gelen Anadolu geleneğini modern bir söylemle sunması, Batı müziginin bu sanatçılarıyla onu ortak bir dilin parçası
haline getirir. Bob Dylan’ın bir protest şair-müzisyen olarak gördüğümüz noktada, Kızılok da Anadolu'nun ozan geleneğinin bir modern temsilcisi olarak bu ekolü temsil eder.

Özellikle Fikret Kızılok’un “Why High One Why” parçasında gördüğümüz modernleşmenin getirdiği

yabancılaşma ve bireyin toplumsal değerlerle olan çelişkilerine dair sözleri protest bağlamda önemlidir. Geleneksel değerlerle modern yaşamın getirdiği yeni normlar arasındaki çatışma, hem bir toplumsal mesele hem de bireyin iç dünyasında yaşadığı bir ikilem olarak sunulur.Kızılok’un bu şarkısı, Batılılaşma sürecindeki Türkiye’nin kültürel ve toplumsal
atmosferine ayna tutar. “Why High One Why” ifadesi, insanın "yüksek" idealler veya otoritelere neden sorgusuz sualsiz bağlılık gösterdiği sorusunu ortaya koyuyor. Bunun Bob Dylan üzerindeki izdüşümünü kariyerinin büyük bir bölümünü de oluşturan protest şarkılarda görebiliriz. Özellikle yaşadığı toplumda ortaya çıkan sivil hareketler ya da bireysel bir
mücadelenin toplumda bıraktığı izlere dair örnekleri şarkılarında çok kez görebiliriz. Bu bağlamıyla Fikret Kızılok İle ortak damarı yaşadığı toplumun problemlerine dair duyarlılığını
minimalist ve derinlikli bir anlatımla dinleyicilerine sunuyor olması diyebiliriz. Bu bağlamıyla
yine Fikret Kızılok Bob Dylan’dan etkilenmiş midir sorusu havada asılı kalıyor olsa da yaklaşımlarındaki benzerlikler o dönemin ruhunun bizlere birer uzantısıdır diyebiliriz.

Fikret Kızılok, türler ve kültürler arasında bir köprü kurmuştur. Geleneksel Anadolu müziği ile
modern minimalist akımları birleştirirken, bu iki dünyayı birbirine kaynaştıran özgün bir ses
yaratmıştır. Onun bu özelliği, onu sadece bir dönemin sanatçısı olmaktan çıkarır ve tüm zamanların evrensel bir ozanı haline getirir.