Araştırmacı ve Doktorant Fatih Belgi, rapçi Çakal'ın Bursa'da MEB'e bağlı bir okulda söylediği şarkılar sonrasında kamuoyunda oluşan tepkileri yorumladı.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada gündem olan ve ardından kar topu etkisi yaratarak basının ve devlet yetkililerinin gündemine giren Emirhan Çakal isimli rapçi epey tartışmaya neden oldu. Hadise, Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bulunan ve MEB’e bağlı olan Dr. Necla Yazıcıoğlu İlkokulunda gerçekleşiyor.

İlkokul seviyesindeki öğrencilere söylenen şarkının sözleri "İlkokulda Rezalet, Küçük Çocukları Ahlaksızlıklarla Zehirliyorlar" ifadeleriyle eleştirildi. Hatta eleştirinin ötesinde Çakal, günah keçisini anımsatırcasına tüm taşların hedef noktası oldu.

Bunun üzerine tartışmaya neden olan şarkının sözlerine göz attım ve basının gündeminde nasıl yer aldığını merak ettim. Bu doğrultuda basın kuruluşlarının manşetlerini inceledim. Malum olacağı üzere Türk basını bir dizi klişelerle Çakal olayını duyurmuş; pek matah olmayan bu şarkı sözlerine karşı bazı çevreler doğrudan Çakal’ı hedef göstererek faile gerekenin yapılması çağrısında bulunmuş.

Haberi ilk duyuran kuruluş nasıl yazmışsa diğer basın kuruluşları da bir nevi kopyala yapıştır usulü ile haberi vermiş ve kamuoyunu bilinçlendirme sorumluluğunu etik ilkeler dahilinde gerçekleştirmiş görünüyor. Tabii burada esas olay Çakal’a yönelik tepkilerin basit karakteridir.

Öncelikle şunu hatırda tutmamız gerekir. Bir eser, söz ya da şarkı formu çağının değerlerini yansıtır. Bu nedenle Çakal yalnız başına değerlendirilmemesi gerekir, aksine birtakım değerlerin temsili konumundadır. Kabaca şöyle düşünebiliriz: Çakal söz yazdı, bestesini yaptı ve duyurdu. Milyonlarca kişi bunu dinledi, popüler oldu, konserler verdi, konsere davet edildi ve ilkokulda bir eğlencenin ana aktörü oldu.

Neden?

Çünkü bu pazarda alıcısı oluştu. Çakal toplum tarafındankabul görmeseydi bu şekilde popülerliğini elde edemez, en çok dinlenen şarkı sıralamalarında kendine üstlerde yer bulamaz ve konserlere davet edilmezdi. Çok basit bir mantık yürütme ile şu sonuca varıyoruz: Çakal varlığını kitlesine borçlu.

Zira bu ifadelerimiz basit düzeyde sosyal medya araştırması sonucu doğrulanabilir. Mesela skandala neden olan videoyu inceleyelim. Çocuklar son derece mutlu, büyükler ise bu eğlenceye eşlik ediyor ve video kayıt alarak ortamın birer parçasına dönüşüyor. Dolayısıyla 'Çakal’a yönelik suçlamalar esasında takipçilerine yönelik suçlamalar, Çakal’ı benimseyen halkımıza yönelik suçlamalar, halkımızın benimsediklerini hafife alan saldırılar' ifadelerine yer vererek basınımızda yer alan manipülatif yorumlara benzer şekilde kestirip atmalı mıyız?

Elbette öyle yapılmamalı, ancak şu konu sarihtir ki Çakal şarkı söylediği mahallelilerin ya da o şarkıya eşlik eden ve video kayıt alan büyüklerin çocuklarından sadece biridir. Bu ifade rahatsız edici gelebilir. Vay efendim bu nasıl bizim çocuğumuz olabilir! gibi itiraz cümlelerini işitmek olasıdır; ancak böyledir. Çünkü bu çocuk aynı zamanda insanın nasıl yaşayacağı, çocukların nasıl eğitileceği, başkalarına nasıl görüneceği gibi birçok detayın çok önceden, ondan bağımsız olarak belirlendiği bir dünyaya doğdu. Aynı okuldan mezun oldu.

Yani bir nevi doğduğu dünya çoktan hazırlanmıştı ve kendi varlığının ifadesini doğduğu dünyadan edindi. Nitekim bu ifadelerimizden ilhamla şunu öne sürebiliriz: Bu çocuk bir neden değil, sonuçtur. Peki bu sonucu kim/kimler nasıl yarattı ya da bu sonuç nasıl oluştu?

Sona yaklaşırken bu hadise sadece Çakal isimli rapçinin temsil ettiği kültürün yavanlığını ifşa etmedi aynı zamanda Çakal’a yönelik tutumlar, bir olaya yönelik yaklaşımlarımızın ne derece yavan olduğunu da gösterdi.

Doğrudan suçlama, linç, sorumluluğu sürekli başkalarına yükleme ve zeytin yağ gibi üste çıkma, kamuoyunun ilgisini çeken olaylara dikkat çekerek kendi ikbalini parlatma gibi ucuz hesapların ifşa edildiği bir olaya dönüştü.

Çakal ve temsil ettikleri belirli kültürün ürünüyse bu çocukları doğuran kültürel ortam nasıl oluştu? Diğer bir ifade ile Çakal’ı kim zehirledi? Bizce üzerinde durulması gereken daha önemli konular vardır; aktüel tartışmalar mevcut kültürü besler, bu olaylar vasıtasıyla kendilerini parlatan “kanaat önderlerinin” ekmeğine yağ sürer. Bu nedenle okulda yaşanan olayı tartışırken tartışmamız gereken önemli bir konu vardır o da tutumlarımızdır.