İsrail 70 yıl önce bağımsızlığını ilan etse de sınırları konusunda hâlâ bir uzlaşma yok. Savaşlar, anlaşmalar ve işgaller yıllar içinde sınırları değiştirirken bazı sınır bölgelerinde anlaşmazlık sürüyor.
Grafik: AA/Ahmet Burak Özkan
Filistin İstatistik Merkezi'nin Mart 2015 verilerine göre İsrail, 27 bin kilometrekarelik Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koymuş durumda. Filistinliler ise bu alanın sadece yüzde 15'ini kullanabiliyor.
BBC, bitmeyen sorunu, haritalarla inceledi.
SORUN NASIL BAŞLADI?
Birinci Dünya Savaşı sırasında da Filistin ve çevresi Osmanlı idaresindeydi. İngiltere 1. Dünya Savaşı sonunda, 1918'de bölgeyi işgal etti. 25 Nisan 1920'de alınan Milletler Cemiyeti kararıyla, İngiltere'ye, bölgenin manda idaresi için yetki verildi. 1917'de, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Filistin'de Yahudi halkları için bir vatan kurulması sözü verdi. Bu vaat, Siyonistlerin önderlerinden Lord Rothschild'e gönderilen mektupta yer alıyordu. Bu mektup Balfour Deklarasyonu olarak anılıyor.
İngiltere mandası altındaki Filistin'e Siyonist proje kapsamında yüzbinlerce Yahudi göç etti. Bu da Arap topluluklarda öfkeye, isyana yol açtı.
Bugün İsrail'in yer aldığı topraklar yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu tarafından kontrol ediliyordu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında imparatorluğun çökmesiyle birlikte Filistin olarak bilinen toprak, savaşı kazanan İtilaf Devletleri tarafından Britanya'nın yönetimine bırakıldı (kısa bir süre sonra Milletler Cemiyeti de bunu destekledi). Bu toprakların Ürdün (Şeria) Nehri'nin batısında kalan kısmına Yahudilerin verdiği isim ise İsrail'di. Manda kuralları, Britanya'ya Filistin'de "Yahudi halkı için ulusal bir ev" kurma görevi de veriyordu. Fakat bunu yaparken, o bölgede Yahudi olmayan toplulukların da haklarının kısıtlanmaması gerekiyordu.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DEVREYE GİRDİ
Filistin Arap milliyetçiliği ve Filistin'deki Yahudi nüfusunun aynı dönemde artış göstermesi (özellikle de Nazizmin 1930'lardaki yükselişi nedeniyle) Filistin'de Arap-Yahudi çatışmalarının artmasına yol açtı. Britanya bu sorunu Birleşmiş Milletlere devretti ve BM 1947'de Filistin'i iki devlete ayırmayı teklif etti: Bir Yahudi bir de Arap devleti. Kudüs ve Beytüllahim ise uluslararası bir kent olacaktı. Plan Filistin'deki Yahudi liderler tarafından kabul edildi fakat Arap liderler bunu reddetti.
İSRAİL'İN KURULUŞU
Filistin'deki Yahudi liderliği, 14 Mayıs 1948'de, Britanya mandasının sonlandığı anda İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti. Devletin sınırları ise ilan edilmedi. Sonraki gün, İsrail, Ürdün, Mısır, Lübnan, Irak ve Suriye orduları tarafından işgal edildi ve İsrail'in Bağımsızlık Savaşı başladı. İsrail pes etmedi, işgali geri püskürttü. Çatışmalar, 1949'da bir dizi ateşkes ile sonlandı. Mısır, Gazze Şeridi'ni elinde tuttu. Ürdün de Kudüs çevresindeki toprakları ve şimdi Batı Şeria denen bölgeyi ilhak etti. Komşu devletler, İsrail'i tanımayı reddetti ve bu nedenle sınırlar konusunda bir anlaşmaya varılamadı. Bu durum 1967 savaşına dek sürdü.
1967 ALTIN GÜN SAVAŞLARI
İsrail ve Arap komşuları arasında artan gerginlik, 5 Haziran 1967'de başlayan 6 Gün Savaşları'na yol açtı. İsrail'in hudutlarına dair en büyük değişiklik 1967'de yaşandı. Altı Gün Savaşı sonrasında, İsrail, Mısır'a ait Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni işgal etti. İsrail'in kontrol ettiği toprakların boyutu üçe katlandı. İsrail pratikte Doğu Kudüs'ü ve Golan Tepeleri'ni ilhak etti, Kudüs'ün tamamını da başkent olarak ilan etti. Bu iki adım da uluslararası toplum tarafından kabul görmedi. Ta ki ABD Başkanı Donald Trump 2017'de bu konudaki pozisyonunu değiştirene kadar. ABD, böylesi bir adım atan ilk büyük güç oldu. Fakat uluslararası kamuoyunun büyük kısmı hala Doğu Kudüs ve Golan Tepeleri'nin işgal edilmiş topraklar olduğu görüşünde.
1973 YOM KİPPUR SAVAŞI
1967'deki savaşta kaybettikleri toprakları diplomatik yollardan geri alamayan Mısır ve Suriye, 1973'teki Yom Kippur bayramı sırasında İsrail'e karşı taarruza girişti. Başlangıçta Mısır ve Suriye, Sina ve Golan Tepeleri'nde ilerleme kaydettiler. Üç hafta süren çarpışmalar sonunda bu durum değişti. İsrail neticede bazı yerlerde 1967'deki ateşkes hattının da ötesine geçti.
Mısır ve İsrail, 1978'de Camp David anlaşmalarını imzaladı. Metinde Orta Doğu'da barışın çerçevesi çiziliyordu ve buna Filistinlilere sınırlı özerklik verilmesi de dahildi. İsrail'in sınırlarından ilki, Mısır'ın İsrail'i tanıyan ilk Arap devleti olmasıyla birlikte resmileşti. İsrail, Sina Yarımadasındaki tüm askerleri ve yerleşimcileri 1982'ye kadar adım adım geri çekti. Böylece İsrail'in işgalinde Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Golan Tepeleri kaldı. Ülkenin sınırlarını belirleyen şey ise 1949 ateşkes hattıydı.
BUGÜNKÜ SINIRLAR
1994'te Ürdün İsrail'i tanıyan ikinci Arap devleti oldu ve böylece Yahudi devletiyle uzun sınırını resmiyete döktü. İsrail ile Lübnan arasında bir barış anlaşması olmasa da iki ülkenin 1949 ateşkes hattı İsrail'in de facto kuzey sınırı durumunda. İsrail'in Suriye ile sınırı hakkında ise anlaşmazlık var.
Benzer bir şekilde İsrail'in 2005 yılında ordusunu ve yerleşimcilerini geri çekmesiyle birlikte de facto bir Gazze sınırı da oluştu. Fakat Gazze ve Batı Şeria BM tarafından tek bir siyasi yapı olarak kabul ediliyor ve sınırları resmen belirlenmiş değil. Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs'ün sınırlarının, İsrail ve orada İsrail işgali altında yaşayan Filistinliler tarafından müzakereyle belirlenmesi gerekiyor ancak on yıllardır süren müzakerelerden bir sonuç alınamadı.
Liderlerin ve yönetimlerin değişmesiyle dönem içinde bir barış bir çatışma yaşansa da bugünlerde tekrar bölgeye çatışma hakim.