İstanbul’da şehirden uzak ve temiz havanın olduğu Heybeliada üzerinde kurulan Sanatoryum Hastanesi yıllardır atıl bir durumda. İçerisinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve edebiyatçı yazar Rıfat Ilgaz gibi ünlü isimler tedavi gördüğü biliniyor.
1980 darbesinde bütçe desteği devlet tarafından kesildi. Hastane en büyük darbeyi o yıllarda aldı. 1999 yılına kısıtlı bütçe ile yapılan bakımlarla hastane binaları ayakta tutulmaya çalışılıyordu. 17 Ağustos 1999 depremiyle büyük hasarlar meydana geldi. Çatılar hasar gördü hastanenin bir kısmının çatısı o yıl tamamen yıkıldı. 1 Ağustos 2005 tarihinde Sağlık Bakanlığı'nın verdiği onayla Heybeliada Sanatoryumu, kadro ve tıbbi donanımıyla, Süreyyapaşa Göğüs Kalp ve Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne nakledilmesine karar verildi. 19 yıl boyunca atı bir şekilde duran hastane kaderine terk edildi. Hastanenin son durumu havadan çekilen görüntülerle ne kadar içler acısı hale geldiği görüldü. Çatıları, duvarları yıkılan hastane Türkiye’nin ilk pandemi hastanesi olması ile biliniyor.
“Atatürk’ün emriyle 1924 yılında açılışı yapılıyor”
Araştırmacı Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, “Sanatoryum uzun dönem hastalıkların tedavileri için kullanılan hastaneye deniyor. Ülkemizde ilk sanatoryum Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 1924 yılında açılışı yapılıyor. Verem hastalıklarının tedavisine başlanıyor. Uzun dönem verem hastalıkları tedavi ediliyor. İlk kurulduğunda 16 yatak kapasitesine sahipti daha sonra 1940’lı yıllarda hastane genişletiliyor. Ek binalar yapılıyor ve daha büyüyor. 1980’li yıllarda ise hastane darbeden sonra devlet desteği kesiliyor. 1980’li yıllara kadar Sağlık Bakanlığı tarafından desteklenen bir hastanedir. Darbe olması ile hastaneye verilen destek kesiliyor. Bu süreçten sonra hastane kendi ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. 1999 depreminde hastane ağır hasar alıyor. Bazı bankaların yardımı ile tekrar toparlanmaya çalışıyor. 2005 yılında ise hastanenin ihtiyaçları karşılanamayacak bir seviyeye geliyor” dedi.
“Bu yıl hastanenin kuruluşunun 100. Yılı”
Hastanenin adalarda olduğundan için çok hasta gelemediğinin altını çizen Yavaşçay, “Daha sonra Sağlık Bakanlığı tarafından hastane kapatılıyor. 2009 yılında ise ufak çaplı bir yangın oluyor. Ada itfaiyesi tarafından söndürülüyor. Bu hastanede verem başta olmak üzere göğüs hastalıkları tedavi ediliyordu. Sonraki yıllarda başka hastalıklar tedavi edilse bile başlangıcı verem ve göğüs hastalıklarıydı. Hastanenin adalara yapılmasının nedeni İstanbul’dan uzak havası temiz, Heybeli Adanın güney kısmında Çam limanı mevkiinde bulunuyor. Bu yer havanın çok temiz olduğu bir bölgedir. Bu nedenle hastanenin bu bölgeye yapılması tercih edildi. Bu yıl hastanenin kuruluşunun 100. Yılı, bu nedenle orasının bir müzeye dönüştürülmesi gerekiyor” diye sözlerini tamamladı.