HABER MERKEZİ
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yayımlanan “Türkiye'de Çoğulculuk Radikalleşmeyle Yüzleşiyor: TEPAV Müslüman Çoğunluklu Bir Ülkede Din ve Radikal Tutumlar Araştırması” başlıklı proje raporu, radikal dini tutumların yaygınlığının çok düşük olduğuna ve azalan bir eğilim sergilediğine dikkat çekiyor.
Nitekim 2016-2020 yılları arasında yapılan araştırmada katılanlara yöneltilen 5 soru, toplumda radikal tutumun az olduğunu ve aradan geçen dört sene içerisinde de gitgide azaldığını gösterdi.
Anket sonuçları şöyle:
- İslam'ı uygulamak için bazı yasaları çiğneyebilirim: Bu ifadeye katılım 2016'da %39 gibi yüksek bir orandayken 2020'de %19'a düşmüştür. 2020'de %66'sı yasaları çiğnemeyeceğini belirtirken (2016'da %49'du), kayda değer bir yüzde (%15) çiğneyip çiğnemeyeceğini bilmediğini söyledi.
- Fırsatım olsaydı, İslami uygulamaları ibadet etmeyen Müslümanlara dayatırdım: Her iki yılda da katılımcıların düşük bir yüzdesi bu ifadeye katılmıştır ve 2016'dan 2020'ye katılımda %16'dan sadece %9'a önemli bir düşüş olmuştur. 2020 yılında %81'i katılmamıştır.
- Fırsatım olsaydı, bir hırsızın elini kestirmek isterdim: Bu ifadeye katılım 2016'da dörtte birin (%27) üzerindeyken 2020'de sadece %13'e düşmüştür. 2020 yılında %76'sı katılmadığını, %11'i ise bilmediğini söylemiştir.
- Nazar boncuğu kullanımını doğru bulmuyorum, çünkü şirktir: 2020'de %6,1 gibi yüksek bir oran şirk olduğunu düşünmektedir. Genel olarak, nazarın kullanımına yönelik kabul düzeyi düşüktür ve katılımcıların yalnızca üçte biri bunun doğru olduğuna inanmaktadır. Katılımcıların dörtte biri nazarın dinde yeri olmadığı için kullanımının yanlış olduğunu belirtirken %19,9'u da kullanımının mantıksız olduğunu düşünmektedir.
- Mevlit okunmasını şirk olduğu için doğru bulmuyorum.": 2020 yılında sadece %1,37'si Mevlit okumanın şirk olduğuna inanırken %6,83'ü dinde yeri olmadığını düşündüğü için doğru bulmamaktadır. Katılımcıların dörtte üçü (%75) Mevlit okumayı doğru bulurken %11,18'i kararsız kalmıştır.
Editör: Meryem TORUN