Levanten, İtalya'nın doğusundaki Akdeniz toprakları (Doğu Akdeniz) için kullanılan Fransızca bir tabir olan Levant'ten gelir. Anlamı ise "Levantlı" (Doğulu)'dır. İlk olarak Avrupalıların, Doğuda yaşayan bu Avrupa kökenli insanları belirtmek için türettiği bir kelimedir.
Fransa-Osmanlı ittifakı ve Fransa'ya verilen ilk kapitülasyonlar ile Osmanlı İmparatorluğu da faaliyet gösteren Fransız tüccar sayısı çok artar. Bu nedenle herkese Frank (Fransız) sözcüğünden gelen Frenk adı verilir. Örneğin Levantenlerin Osmanlı döneminde şehirlerde yaşadıkları bölgeler genelde Frenk mahalleleridir; Ama yeni gelen ya da sadece iş için ülkede olan Avrupalılar ile ülkeye tamamiyle yerleşen Avrupalıları yani Levantenleri birbirinden ayırmak için levanten ismi ortaya çıkmıştır. Fransızca’ya 1575'te giren Levanten sözcüğünün anlamı Ortadoğulu, Yakındoğulu, Doğu Akdeniz ülkelerinden olandır.
Doğu Akdenizli manasına Levanten denen bu topluluk, Yakın Doğu’nun ekonomik ve sosyal hayatına mühim izler bırakmışlardır.
İlk olarak, Doğu Roma İmparatorluğu ve Ceneviz arasındaki denizcilik ve ticaret alanlarındaki iş birliğiyle, başta Galata bölgesi olmak üzere Ceneviz nüfusu Doğu Akdeniz ve Karadeniz kıyılarına yerleşmeye başlar. Anadolu ve Balkanlar'da Doğu Roma'nın yeri alan Osmanlı Devletin bu ittifak yerine bir başka Latin kökenli devlet olan Venedik'e bırakır. Yükselme devrinde ise başka bir ittifak oluşur. 1536 yılında kurulan Fransa-Osmanlı ittifakı ile bu kez Fransız tüccar sınıf, kıyı bölgelerine yerleşmeye başlar. Bu Fransız ve İtalyan nüfus kendi arasında ve kısmen yerel Rum nüfusla karışarak, Klasik Levanten toplumunu oluşturur. Bu dönemdeki en önemli ortak özellik ise toplumun Roma Katolik Kilisesine bağlı olmasıdır.
Sanayileşme sonrası hammadde arayışına geçen Avrupalı devletler, Osmanlı'nın Akdeniz kıyılarındaki nüfus varlıklarını artırırlar. Başta İngiliz olmak üzere diğer Batılı devletlerden de Osmanlıya göçler olur. Örneğin 19. yüzyılda İstanbul'a yerleşen Almanlar, İstanbullu Almanlar ya da Boğaz Almanları adı verilen toplumu oluşturur. Bu yeni nüfuslar da Levanten nüfus ile karışarak Genişletilmiş/Modern Levanten kavramını oluşturur. Yeni göçler, toplumda Protestanlık kökenli mezheplerin de görülmesine yol açar.
Levantenler genellikle, deniz ticareti yapan Akdeniz ülkelerinden (Venedik, Genova, Ragusa), ticaret ile uğraşan diğer ülke ve şehirlerden(Amsterdam) ya da Haçlı Devletleri'nden gelip, çoğunlukla İzmir ve İstanbul'a yerleşmişlerdir.
İzmir sadece bugün değil, geçmişte de Anadolu’nun önemli ticaret ve ihracat merkezlerinden biri olagelmiştir. İzmir’in dünya ticareti açısından yıldızı 17. yüzyılın ortalarına doğru parlamış ve burası belli başlı Avrupa ülkeleriyle Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ticaretin en işlek noktalarından biri haline gelmiştir. İzmir batılı gezginlerin şehirdeki ticari hareketlilikle, çevrenin zenginliğini ve ticaretle uğraşanların ekonomik düzeyinden övgüyle söz ettikleri görülebilmektedir. 18. Yüzyılda İzmir pek çok Avrupalı tüccar ve şirketlerini mıknatıs gibi kendisine çekmeye başlamıştır. İzmir’e yerleşen Avrupalı tüccar, çerçiler ve aracılarla birlikte doğuya uzanan vadi ve ovalara yayılan bir komisyoncular ve toptancılar ağı da kurmaya başlamıştı.
Levantenler, Osmanlı diplomasisinde belirleyici bir rol üstlendi. Avrupa sefaretlerinde tercüman olarak çalışanlar; hatta Osmanlı anlaşmalarını topladığı eseriyle diplomasi tarihine hizmet etmiş olan Baron Testa gibi Avrupa’dan soyluluk ünvanı elde edenler bile vardır. Beyoğlu Belediye Reisi Edouard Blacque, banker Alleon, Moda’yı meskûn hâle getiren Whittal gibi aileler, yakın zaman İstanbul hayatında mühim rol oynamış Levantenlerdendir. Son asırda Levantenler içinde Fransızlar birinci sırayı alırken, bunları İtalyanlar, Almanlar ve İngilizler takip eder. Bu devirde İstanbul’da 14 bin Levanten yaşardı.
Sayılabilecek bazı Levanten Aileler arasında Van der Zee, Reggio, Penetti, Missir, Maltass vb sayılabilir.