Altın madeninin çıkarılması, altının bulunduğu kaynak türüne göre değişiklik gösterir. Genel olarak iki tür kaynak vardır: Birincil kaynaklar ve ikincil kaynaklar. Birincil kaynaklar, altının doğrudan kaya içinde bulunduğu yerlerdir. İkincil kaynaklar ise, altının erozyon sonucunda taşındığı ve biriktirildiği yerlerdir.

Birincil kaynaklardan altın çıkarmak için, öncelikle kaya parçalarının kırılması gerekir. Bu işlem için patlayıcılar, delme makineleri veya hidrolik kırıcılar kullanılır. Kırılan kaya parçaları, öğütme işlemine tabi tutulur. Öğütme işlemi, kaya parçalarını daha küçük boyutlara indirerek altının ayrıştırılmasını kolaylaştırır.

Öğütülen kaya parçalarından altını ayrıştırmak için ise, genellikle siyanür kullanılır. Siyanür; kayaların içinde gözle görülemeyecek kadar küçük altın zerreciklerini çözündürerek katı haldeki altının sıvı hale getirilmesini sağlamaktadır. Bu nedenle altın üretiminde siyanür kullanımı teknik bir zorunluluktur.

Siyanür ile altını ayrıştırmanın en yaygın yöntemi, liç (yıkama) yöntemidir. Liç yönteminde, öğütülen kaya parçaları büyük havuzlara konur ve üzerine sodyum siyanür çözeltisi dökülür. Sodyum siyanür, hafif oksitleyici bir ortam etkisinde altın tanecikleri çözeltiye alır. İçinde altın bulunan çözeltiye ‘yüklü çözelti’ denir.

Yüklü çözeltiden altını elde etmek için ise, karbon adsorpsiyonu veya çinko presipitasyonu gibi yöntemler kullanılır. Karbon adsorpsiyonunda, yüklü çözelti aktif karbon tanklarından geçirilir ve karbon üzerine adsorbe olan altın toplanır. Çinko presipitasyonunda ise, yüklü çözeltiye çinko tozu ilave edilir ve altın çökelir.

Elde edilen altın, daha sonra eritilerek külçe haline getirilir. Külçe altın, saflaştırma işlemine tabi tutulur ve istenilen ayara ulaştırılır.

Yılbaşı gecesi için MÜSİAD üyelerine indirim Yılbaşı gecesi için MÜSİAD üyelerine indirim

İkincil kaynaklardan altın çıkarmak için ise, genellikle yüzeysel madencilik yöntemleri kullanılır. Yüzeysel madencilik yöntemleri, altının bulunduğu toprak veya kumun kazılması veya yıkanması ile gerçekleştirilir. Kazılan veya yıkanan malzeme, altını ayrıştırmak için liç yöntemine benzer şekilde işlenir.

Siyanür Neden Ölümcüldür?

Siyanür, hem insan sağlığı hem de çevre için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Siyanür, kanda bulunan methemoglobin’e irreversible (geri dönüşümsüz) bir şekilde bağlanarak etkinlik gösterir. Bu özelliği kanın dokulara oksijen perfüzyonunu sağlayamaması sonucu hipoksiye ve sonuçta hipoksik şok ve ölüme neden olur.

Siyanür zehirlenmesinin belirtileri arasında; baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma, nefes darlığı, taşikardi, hipertansiyon, konvülsiyonlar, koma ve ölüm sayılabilir. Siyanür zehirlenmesinin tedavisi için antidot olarak nitritler, tiosülfatlar veya hidroksikobalamin kullanılır.

Siyanür aynı zamanda çevre için de zararlıdır. Siyanür, sucul canlılar için toksiktir ve balık ölümlerine neden olabilir. Siyanür, toprakta da bitki büyümesini engelleyebilir ve toprak mikroorganizmalarını öldürebilir. Siyanürün çevreye yayılmasını önlemek için; siyanür içeren atıkların uygun şekilde depolanması, işlenmesi ve bertaraf edilmesi gerekir.

Editör: Meryem TORUN