Didem Pekün ve Barış Doğrusöz tarafından çekilen ve Tülay German'ın öyküsünü anlatan belgesel, 60'lardan günümüze Türkiye'nin içinden geçtiği politik süreçleri de yansıtıyor.
German’ın yalnızca ses kaydı ile katkıda bulunduğu belgesel, German'ın otobiyografik kitabı Düşmemiş Bir Uçağın Kara Kutusu’nu temel alıp onun arşiv görüntüleri, ses kayıtları, müzikleri ve fotoğraflarıyla tarihsel bir süreci bir sanatçının müzikal gelişimini izleyerek irdeliyor. Belgesel, Türkiye'de 1960'lardan günümüze yaşanan politik süreçleri de sanatçının müzikal gelişimi üzerinden ortaya koyuyor.
Henüz dört yaşındayken şarkı söylemeye başlayan usta sanatçı Türk Pop müziğinin ilk "hit"i kabul edilen "Burçak Tarlası" ile geniş kitlere ulaştı. Anadolu pop müziğin gelişiminde büyük katkısı olan German, parçası olduğu toplumun sorunlarına da müziğinde yer vermesiyle geniş kitlelerce seviliyor.
“Benim için şarkı söylemek: Sevincimi, kederimi, öfkemi, sevgimi, tüm duygularımı dinleyicinin önüne sermek… Bin çeşit renkle nakış işlemek… Yiğidin alıyla, kederin karasıyla, acının sarısıyla, umudun mavisiyle… Bir çeşit haykırış, ağlatı, özgürlük, coşkunluk… Sonu sınırı olmayan bir zevk. Sesim ise, beni ‘güzel’e, ‘mut’a götüren bir araç, bir armağan,” diyen Tülay German lise yıllarında hayalini kurduğu gibi muhteşem sesiyle dünyaca tanınan bir şarkıcı oldu. Sanatçı, hayatını halen Paris’te sürdürmekte.