Son yıllarda seyirciyle buluşan diziler, kültür ve magazin hayatının ışıklarını üzerine çekerken, siyasi tartışmaları da beraberinde getirmeye başladı. Seküler yaşam biçimi olan ailelerle muhafazakâr ailelerin karşılaştığı diziler giderek daha fazla seyircinin dikkatini çekmeye başladı. “Kızılcık Şerbeti” ve “Ömer” dizilerinin ardından 18 Aralık 2023 Pazartesi akşamı FOX TV’de yayınlanan “Kızıl Goncalar” dizisi de sahne ışıklarını üzerinde toplamayı başaran dizilerden.
Dizinin yapımcılığını Faruk Turgut, yönetmenliğini Ömür Atay yapıyor; senaryosunu Şükrü Necati Şahin yazıyor. Dizinin resmi internet sitesinde şöyle deniliyor:
“Seküler bir Atatürkçü olan Levent (Özcan Deniz) ve mutaassıp bir tarikatın içinde yaşayan Meryem’in (Özgü Namal) kaderlerinin kesişmesi konu alınırken, inanç ve fikir ayrılıklarına rağmen ‘evlat’ söz konusu olduğunda anneliğin/babalığın birleştirici gücüne dikkat çekiyor.”
Kız çocukları, kadınlar, tarikatlar, ilişkiler: Dizide ne anlatılıyor?
Dizide muhafazakâr bir aileden gelen Meryem ile doktor Levent’in çocukları üzerinden başlayan hikâyeleri konu alınıyor. Faniler adlı hayalî bir tarikatın hikâyesinin işlendiği dizi, başladığı günden bu yana Yeni Şafak, Akit dahil olmak üzere iktidara yakın medya ve tarikatlar tarafından da hedef tahtasına konuluyor.
Dizi, tarikatların hem kamusal alanda hem de devlet dairelerinde ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Faniler tarikatına mensup kişiler, devlet dairelerinde her dediklerini yaptırabiliyor. Savcılıktan istedikleri belgeyi çıkartabiliyor, randevu almadan doktora gidebiliyor, hatta doktorun kararına da etki edebiliyorlar.
İşlenen bir diğer konu ise kız çocuklarının eğitimi. Faniler tarikatında kız çocuklarının okuması istenmiyor, dergâh içindeki Kur’an Kursu’na gönderiliyor, burada “eğitim” alıyor. İlk bölümde geçen bir sahnede Kur’an-ı Kerim okunurken çocuklardan birinin ayağa kalkması ve “abla”nın “Sen nasıl Kur’an’ı bölüyorsun, nasıl sadakallahülazim demeden kalkıyorsun?” diye çocuğa tokat atması tepkilere neden olmuştu.
Dizide tarikatların alternatifi İmam-Hatip Liseleri olarak gösterilmekte. Hatta Meryem’in görümcesi, okumak istediği için tarikattan dışlanmış. Şu anda da İmam Hatip Lisesi’nde öğretmen olarak çalıştığı için “kafir” olarak görülüyor. Dizideki bu algının günceli ne kadar yansıttığı tartışılır. Önceden tarikatlar ile İmam Hatipler arasında bir rekabet vardı. Şimdilerde ise İmam Hatipler de büyük ölçüde tarikatların kontrolünde.
Çocuk yaşta evlilik ise bir diğer konu. Faniler tarikatına mensup kişiler, çocuklarını erken yaşta evlendiriyor. Meryem de 13-14 yaşında zorla evlendirilenlerden. Kızının – ya da kendi deyimiyle kara kuzusunun – (Zeynep) kendisiyle aynı kaderi yaşamasını istemiyor. Zira dizinin ilk bölümünde Faniler tarikatının Şeyhi’nin “Zeynep”i birine “uygun gördüğü” ve bu yüzden memleketlerinden İstanbul’a gelmelerini istediği anlatılıyor.
Kadın-erkek ilişkileri de bir diğer odaklanılan konu. Kadınların Faniler ile bağlantılı işletmeler dışında çalışması, kocalarından başka bir erkekle konuşmaları, başka bir erkeğin kendisine su uzatması “zinhar yasak”. Kadınlara bu muamele uygun görülürken erkekler ise istediğini yapabiliyor; başka kadınlarla görüştükleri, zina yaptıkları zaman “Allah’ım ben günah işleyenlerden oldum. Ben zanilerden oldum. Ben sefilden de sefil oldum Ya Rabbel âlemin” deyip tövbe ederek, eşinden kırbaç yiyerek hayatına devam edebiliyor.
Dizide çok sayıda siyasi polemik de var. Örneğin Levent’in babası Suavi – 28 Şubatçı, akademisyen -, kızı Hande’den 2010 referandumunda “yetmez ama evet” dediği için “vatan haini” olarak bahsediyor. İkinci bölümde de Levent, uzun süredir işsiz olan kardeşine, “Bir Alman fonu filan bulamadın mı Hande? İsveç-NATO” diyor ve “liberal ve Batı yanlısı” kişi ve kurumlara gönderme yapıyor.
Sık sık Atatürk’e referans
Levent karakteri, Mustafa Kemal Atatürk’e de çok sayıda gönderme yapıyor. İlk bölümde yardımcısının kendisine “zor koşullar altında çalıştığını” söylemesi üzerine Levent, “Bir daha şartlarınla ilgili kafana bir şey takılırsa şu arkamdaki adamı düşün” diyerek duvardaki Atatürk portresini gösteriyor.
İkinci bölümde de Levent, kardeşi ve arkadaşıyla sohbet ederken, “Atatürk devrimlerinden biz buraya nasıl geldik? Yok Marshall yardımları, yok İkinci Dünya Savaşı sonrası liberal dünya, yok modernize… Kaddafi söylemişti zaten, ‘Bizim Avrupa ile siyaseten mücadele etmemize gerek yok. 40 yıl sonra bizim nüfusumuz Avrupalı’yı geçecek’ demişti. Sovyetler Birliği, 1960’lar solu nerede?” diyor.
Dikkat çeken mantık önermesi: “Olan hep kızlara oluyor”
İkinci bölümün en dikkat çeken sahnelerinden biri üstün zekâlı Zeynep karakterinin Suavi ile yaptığı diyalog oldu. Mira’nın, “Dedem iyi ki sizin gibileri üniversiteye almamış zamanında” sözleriyle Suavi’nin “28 Şubatçı” olduğunu öğrenen Zeynep, kız çocuklarının okula gönderilmesini bir mantık denklemi ile ele aldı.
Faniler’in başındaki “Efendi Hazretleri” ile Suavi arasında bir önerme kuran Zeynep, her iki kişinin de birbirine denk olduğu sonucuna vardı ve sonunda Suavi’ye dönüp, “Olan hep kızlara oluyor. Ne farkınız var? Hepiniz aynısınız” diyerek, modern olduklarını iddia eden kişilerle tarikat şeyhinin aynı zihniyette olduğunu anlatmaya çalıştı.
Peki dizi kimleri rahatsız etti? Kim, ne açıklama yaptı?
Dizinin ilk bölümü, İsmailağa Cemaati’ni rahatsız etti. İsmailağa Cemaati, X hesabından yaptıkları paylaşımda dizinin kaldırılması için çağrıda bulundu.
Paylaşımda şöyle denildi:
“Allah Teala’nın isimlerini, yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i, dini-tasavvufi kavramlarımızı, mezhep ve tarikat gibi manevi kurumlarımızı, hacı ve hoca gibi çeşitli unvanları hedef alarak dinimizi ve dindarlarımızı aşağılamayı gaye edindiği anlaşılan yayın ve yapımların günümüz medyasında görülebilmesi asla kabul edilemez bir durumdur.”
Hedef gösterilmelerinin ardından dizinin yapım şirketi Gold Yapım şu açıklamayı yaptı:
“Dizimiz, bu toplumun tüm farklılıklarıyla bir arada yaşamayı başaran kesime bir ayna tutması için kurgulandı. Kızıl Goncalar’ın kurgu bir hikaye olduğunu, ne bir belgesel ne de bir haber dosyası olmadığını akılda tutan, adil eleştirilerin konusu olmak isteriz. Beğenileri ve eleştirileri dikkate alarak saygıyla izliyor ve maksatlı yorumların takdirini ise değerli izleyicilerimize bırakıyoruz.”
İsmailağa’nın hedef göstermesinin ardından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), dizi hakkında inceleme başlattı. Kızıl Goncalar’a peşi sıra gelen bu eleştirilerin ardından dizinin İstanbul-Şişli’deki bilboardına saldırı düzenlendi.
Çekim iptalleri, mekan engelleri, durdurulan set
RTÜK tarafından başlatılan incelemenin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü, Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı’nın (HEVKA) bulunduğu Bayrampaşa Medresesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunları ve Mensupları Vakfı binasındaki (Siyasal Vakfı) çekim izinlerini iptal etti. Gerekçe ise diziyle ilgili oluşan “kamuoyu baskısı” olarak gösterildi.
Bir engel de dün geldi. Levent’in hastane sahnelerinin çekildiği Okmeydanı Darülaceze’deki çekim izinleri, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan gelen talimatla iptal edildi. İkinci kez duran setin çekimleri için yeni mekan arayışı başladı.
Faruk Turgut, X hesabından yaptığı paylaşımda dizinin Darülaceze’deki çekim izninin iptal edilme gerekçesini paylaştı. “Halkı kutuplaştıran ve manevi değerleri aşağılayan ve toplumsal huzura muhalefet içeren” sahnelerin dizide yer aldığı belirtilen açıklamayı paylaşan Turgut, “Ayda 200 bin TL ödeyerek çekim yaptığımızı belirtmek isterim” diye yazdı.
Dizi etrafındaki tartışmalar sürerken RTÜK tarafından olası yasaklanma sonrası yapımın dijital platformlara geçmek durumunda kalabileceği de konuşuluyor.