Türkiye açısından iç göç hep çok önemli olmuştur. Özellikle 1950’li yıllardan itibaren kırdan kente, doğudan batıya yönelen iç göçler Türkiye’nin sosyal, ekonomik yapısını, kültürünü, sanatını, siyasetini etkileyen en önem unsurlardan birisi oldu.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nden Türkiye nüfusuna dair 2023 verilerini öğrendiğimizde önceki yıllarda yaklaşık 1 milyon kişi artan Türkiye nüfusunun sadece 92 bin 824 kişi arttığını, uzun bir süredir binde 13 seviyesinde olan nüfus artış hızının da binde 1.1’e gerileğini görmüş ve bu verilerin Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminin yıldönümünde paylaşılmasından da yola çıkarak sonuçların deprem etkisi yarattığını yazmıştım.

TÜİK’in daha sonra 2023 yılına dair açıkladığı tüm istatistikler “demografik deprem”in artçıları niteliğinde oldu. Doğum oranları açıklandı, doğum oranlarının 1.51 çocuğa düştüğünü gördük, dahası İstanbul, Ankara, İzmir gibi 3 büyük şehrimizde doğum oranları 1.2 çocuğa düşmüştü. Evlenme istatistikleri açıklandı, evlenen çiftlerin sayısında ve oranında azalma olduğunu, ilk evlilik yaşının arttığını gördük, ölüm istatistikleri açıklandı, ölüm sayısında artış olduğunu gördük, uluslararası göç istatistikleri açıklandı, Türkiye’den yurtdışına gidenlerin gelenlerden 400 bin kişi daha fazla olduğunu gördük.

Türkiye’nin nüfusu henüz azalmıyor, sadece nüfus artış hızı çok azalmış durumda. Ama bu durumun da geçmişte doğum oranlarının yüksek olduğu dönemlerde nüfusa dahil olan kuşakların şu anda doğurgan çağda olmalarından, bir başka ifade ile nüfusun yaş yapısından kaynaklandığının farkında olmak gerek. Teknik olarak nüfus momentumu olarak ifade ettiğimiz bu etki şu anda nüfus artışına pozitif bir katkı yapıyor, ama bu geçici bir etki. Doğum ve ölüm oranları gibi nüfusun içsel dinamiklerini dikkate alacak olursak nüfusun faylarında, derinlerde bir hareketlenme olduğunu net bir şekilde görürüz.

2007 yılı sonrasında iç göçte en yüksek oran

TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nden iç göç istatistiklerini sistemin kurulduğu 2007 yılından itibaren düzenli olarak paylaşıyor. Bir önceki yıl yaşadığı ili değiştirenlerin oranını yıllık olarak takip edebiliyoruz. Bugüne kadar genelde iller arası göç eden nüfusun büyüklüğü nadiren 3 milyona ulaşırken 2023 yılında 3 milyon 450 bin 953 kişi iller arası göç etti. İller arası göç eden nüfusun toplam nüfusa oranı da ilk defa yüzde 4’ü aştı.

*Grafik 1. İller arası göç eden nüfus ve iller arası göç eden nüfus oranı (%), 2008-2023

Bu oran, iller arası göçü yıllık olarak takip edebildiğimiz 2007 yılından beri görülen en yüksek oran.

Peki, göç oranı neden arttı?

Göç nedenleri

TÜİK 2018 yılından beri göç nedenlerini yayınlıyor. 2023 yılında gerçekleşen iller arası göçlerin yüzde 17,4’ü hane/aile fertlerinden birine bağımlı göç. Tabii göç istatistiklerinde tüm yaş grupları kapsandığı için özellikle çocuk yaştaki nüfus bağımlı göç kategorisinin ön plana çıkmasına yol açıyor. Göç edenlerin yüzde 15’i daha iyi konut ve yaşam koşulları için, yüzde 14,8’i eğitim nedeniyle göç etmiş durumda. Tayin/iş değişikliği ve işe başlamak/iş bulmak gibi işle ilgili nedenlerle göç edenlerin oranı toplamda yüzde 17,6. Medeni durum değişikliği, aile yanına, memlekete geri dönme, ev alınması, sağlık nedenleri oranları daha düşük göç nedenleri arasında.

2023 yılındaki göç nedenlerini önceki yıllardakinden farklılaştıran ve göç sayısının diğer yıllara göre daha fazla olmasına yol açan iki nedenden söz etmek mümkün. Birisi doğal afet/acil durum nedenli göçler, diğeri emeklilik nedeniyle yaşanan göçler.

*Grafik 2. Göç nedenine göre iller arası göç eden nüfus oranı (%), 2023

Göçün en yoğun olduğu yaş grubu 20-24 yaş

Bu kış ılık geçecek Bu kış ılık geçecek

Göçün en yoğun olduğu yaş grubu olarak 20-24 yaş grubu ön plana çıkıyor. Onu sırasıyla 25-29 yaş grubu, 15-19 yaş grubu ve 30-34 yaş grubu takip ediyor. Topluca ifade edersek, 15-34 yaşları göçlerin büyük oranda gerçekleştiği yaşlar.

Göçmenlerin nüfus piramidine bakıldığında Türkiye genelindekinden oldukça farklı olduğu görülüyor. Ortası şişkin bir yapıya sahip olan göçmen nüfus piramidinde göçün yoğun olarak 15-34 yaşlarında gerçekleştiği de kadınların payının daha çok olduğu da net bir şekilde görülebiliyor.

Türkiye genelinde nüfusun ortalama yaşı artarken, göç edenlerin ortalama yaşında zaman içerisinde azalma gözlemleniyor.

Göç nedenleri yaşa göre önemli farklılıklar gösteriyor.

15 yaş altı yaş grubunda temel göç nedeni çok büyük oranda hane/aile fertlerinden birine bağımlı göç. Göçün en yoğun olduğu 20-24 yaş grubunda ön plana çıkan göç nedeni eğitim, ikinci neden işe başlamak, iş bulmak. 15-19 yaş grubunda da benzer şekilde göç nedeni olarak eğitim belirgin şekilde ön plana çıkıyor.

25-29 yaş grubunda tayin/iş değişikliği, işe başlamak, iş bulmak gibi işle ilgili nedenler ön planda.

30-34 ve 35-39 yaş gruplarında tayin/iş değişikliği birinci neden, daha iyi konut ve yaşam koşulları ikinci neden.

40 yaştan itibaren daha iyi konut ve yaşam koşulları nedeniyle göç etme eğilimi artıyor. 65 yaş üzerinde belirgin şekilde daha iyi konut ve yaşam koşulları en önemli göç nedeni.

İç göç verileri dikkatle izlenmeli

Önümüzdeki süreçte göç eğilimi devam edecek gibi görünüyor. İklim projeksiyonları Türkiye’nin, özellikle ülkenin güneyinin iklim krizinden en çok etkilenecek bölgelerden birisi olduğunu gösteriyor. Bu durumun ülke içi göçleri artıran bir etki yapması kuvvetle muhtemel.

Göç nedenlerinin iyi incelenmesi gerekiyor. Belediyeler ve ilgili kamu kurumları, aldıkları ve verdikleri göçün niteliğini iyi incelemeliler. Göçmen profillerini iyi analiz etmeliler, nereden geliyorlar, yaşları, cinsiyetleri, eğitim durumları, medeni durumları, meslekleri kayıt sisteminden rahatlıkla analiz edilebilir. Alınan ve verilen göçün nedenleri olabildiğince küçük yerleşim birimleri temelinde analiz edildiği ölçüde politika geliştirme süreçleri daha sağlıklı işleyebilir. Her bir göç nedeni için hayata geçirilmesi gereken politika farklı.

İç göçler hem fırsatları hem de tehditleri beraberinde getiriyor. Farklı kültürlerin kaynaşmasına imkân vermesi, ekonomik olarak daha gelişmiş illere göç edenlerin kendi illerinin de gelişmesine katkı yapabilmeleri gibi birtakım fırsatları içeriyor. Ama iyi yönetilmediği takdirde nüfusun ülke geneline dengesiz dağılımı, gecekondulaşma, alt yapı yetersizliği gibi çok sayıda sorunun kaynağı da olabiliyor. Çözüm verileri iyi incelemekte, veri temelli politikalar geliştirmekte, sosyal ve bölgesel eşitsizlikleri gidermekte yatıyor.

Kaynak: Fikir Turu