Birsel, Instagram hesabından yaptığı paylaşımı, tepkiler üzerine sildi. Birsel'in ilgili paylaşımı şöyle:

"Kendi kelimelerimle veda... Birkaç yıldır cenazelere gidemiyorum. (Çözmem gereken, anksiyeteye benzer bir durum.) Bence cenazeler, dini tören bölümünü ayrı tutarsak vefat edenle anıların hatırlanması, yad etmek, veda etmek için vardır. Ben bunu, yazarak yapacağım. Anılarım olan bir iş arkadaşımı çok erken kaybettim. Şaşkın ve üzgünüm.

Vural Çelik Avrupa Yakası’nın ikinci sezonunda tek bölümlük bir rol için gelmişti: Kubilay. Çok tatlı bir performans gösterdi. Aşk üçgeni de çok iyi çalıştı. O hafta yukarı kata yapımcıya çıkıp 'Mümkünse ben bu karakteri sık sık, hatta belki her bölüm yazmak istiyorum' dedim ve Vural 4 ekibe katılmış oldu.

'SETİN ÇOCUĞU GİBİYDİ'

Nevi şahsına münhasır biriydi. Setin çocuğu gibiydi. Herkese kendi kendine küser, nedenini bilmediğimiz konulara alınır, sonra barışmak için hediyeler isterdi. Bu hediye konusu setin şakası haline geldikçe “Bu hafta bana ne alıyorsun Gülse?” cümlesiyle girmeye başlamıştı stüdyoya. Güldüğümüz, keyfi yerinde olsun diye hep kollamaya çalıştığımız bir çocuksu ruhtu. Özellikle bana ve Engin Günaydın’a çok nazı geçerdi. Sette biraz da bizi güldürmek için hep oynadığı bir 'Mağdur persona'sı vardı. Şenay Gürler’le bir kahve içmeye mi çıkıyoruz, 'Vaay tabii sosyete bizi davet etmez'! 'Ya kardeşim iki kız dedikodu yapacağız, sen niye geliyorsun?' 'Yok yok ben garibanım zaten beni çağırmazsınız, bir kahve ısmarlamazsınız bu fakire, ben hangi parayla kahve içeceğim' filan derken bu sefer abarttığını fark edip onu gülme tutardı.

'ALINGAN BİR MESAJ ATARAK AYRILDI'

Setin geleneksel şakalarından biri böylece inşa edildi. Ve ben bu dinamikten 'Zenginliğine rağmen hep mağdur hep ezik Gülenay' karakterini yazdım. Vural da nefis oynadı. Birinin bizi durduramadığı günlerdi. 2008’de, son sezona girerken, ayrılmak istediğini söylediğinde ben de dahil birkaç oyuncu arkadaşım vazgeçirmeye çalıştık. Ücret, çalışma saatleri, senaryodaki yeri gibi şikayetleri vardı.

Yapımcılarla konuşup, bana alıngan tonlu bir mesaj atarak ayrıldığını söyledi ve teşekkür etti. Belki benim daha da ısrar etmemi bekledi, bilmiyorum. Keşke son sezonda da beraber oynasaydık."

'GÜNLERDİR, BENİM YÜZÜMDEN HAYATINI KAYBETTİ GİBİ DAVRANILIYOR'

Serdar Ortaç son evini de satışa çıkardı Serdar Ortaç son evini de satışa çıkardı

Türkiye çok iyi bir oyuncusunu, bir komedyenini kaybetti. Cenazelerde helallik almak adettir. Hakkımı helal ediyorum, sonuna kadar helal olsun. İçimde kalan büyük üzüntü şudur. Son aylarda magazine verdiği bir röportaj karşıma çıktı; "Bir Gülse Birsel işinde rol alır mısınız” sorusuna; “Ben ona hata yapmış olabilirim, o bana yapmış olabilir, başkası hata yapmış olabilir, 3 günlük dünya, zaten kaç komedyeniz ki” diyor. Sonuna kadar katıldım söylediklerine ve şöyle düşündüm “Eh artık madem böyle, bir ara muhakkak bir galada filan karşılaşınca sarılır muhabbet ederiz. Bir ara nasıl olsa denk geliriz.” 'Bir ara' bizim yaşlar için çok geniş, rahat bir zaman. Hep 'Bir ara' diyoruz. 'Bir ara buluşalım', 'Bir ara bir hasret giderelim.' Önümüzde uzun yıllar var ya. Öyle değilmiş. Nereden bilebilirdik. Perde çok erken kapandı. Gittiği yerde de güldürdüğünü hayal ediyorum Allah, rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.

Günlerdir, benim yüzümden hayatını kaybetti gibi davranılıyor. İşlerini engelledi, yok sahip çıkmadı şu bu… 16 yıldır neden küs olduğumun sebeplerini açıklamak durumunda hissettim. Ben mümkün olduğu kadar 'Eğlendiğimiz zamanları anlatıp keşke karşılaşacak vakit olsaydı' dedim ama onun da sadece ilk kısmı koyulmuş. Veya parça parça alınmış. Sosyal medya, inanılmaz bir yer.

Editör: Duygu KURUÇAY