Tüm dünyada işlenmiş gıda tüketiminin giderek arttığı belirtilirken obezite de rakamlar da dikkat çekiyor. Fazla kilolarından kurtulmak için kimi vatandaşlar uzman doktorlar eşliğinde çaba gösterirken kimilerinin ise sosyal medya ya da çevre önerisi gibi etkenlerle kilo vermeye çalıştığı ifade ediliyor. Uzmanlar ise ehil olmayan kişilerin önerilerinin dikkate alınmaması gerektiğini, içeriğine ilişkin açıklayıcı bilgi olmayan, uzmanların önermediği zayıflama çayı, hapı gibi ürünlere itibar edilmemesi gerektiğini anlattı. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nden Diyetisyen Yaşar Emre Ulushan zayıflamak için sağlıklı yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğini belirterek vatandaşlara uyarılarda bulundu.
“Bu şekilde beslenmeye devam edersek obezite oranımız artacak"
Sağlıksız tüketim ürünlerinin obezite oranlarında yüksekliğe neden olduğunu söyleyen Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nden Diyetisyen Yaşar Emre Ulushan, “ 1975-80’li yıllardan sonra marketlerde bu işlenmiş gıdalar yer almaya başladılar. Bizim de hayatımıza kötü bir katkısı oldu, 1980’li yıllarda obezite Türkiye’de yüzde 10-15’ti, şu anda maalesef işlenmiş gıdaların diyetimizde, beslenmemizde mutfağımıza girmesiyle birlikte yüzde 33-34’lere varmış durumda ve Avrupa’da birinci sırada. Anneler çocukları susturmak veya ödüllendirmek amaçlı olsun bu işlenmiş gıda dediğimiz fast food ürünlerini; çikolatalar, cipsleri çok fazla çocuklarına vermeye başladılar. Bunlar çok yanlış yöntemler, tabi ki çocuktur canı ister, verilir ama bunun sıklığının artmasıyla birlikte biz çocukluk çağında işlenmiş gıdalarla obezite, obeziteyle birlikte Tip-2 diyabeti çok fazla görmeye başladık. Her gün çocuğa cipstir, koladır, çikolatadır verilmemesi lazım. Hem ebeveynlerin hem çocuklarımızın da daha az bu gıdaları tüketmesi gerektiğini düşünüyorum, biz tencere yemekleriyle büyümüş bir toplumuz açıkçası bu yemeklerin daha çok artırılması lazım, işlenmiş gıdalar çok kolayımıza geliyor. Halk arasında çin tuzu olarak bilinen monosodyum glutamat olsun, kafein, nitrit, nitrat gibi ürünler bunlar bizi o gıdaları tüketmeye yönelttiği için onların sıklığını azaltıp bir şekilde bağımlılığından kurtulmamız lazım. Gelecek 10-15 yıl da bu şekilde beslenmeye devam edersek bizim yüzde 33-35 oranlar yüzde 40-45’lere çok rahat çıkacak gibi görünüyor. Yaş ilerledikçe de özellikle şeker, tansiyon, yüksek kolestrol gibi şikayetlerle maalesef karşılaşıyoruz" dedi.
"Hayatını kaybeden hastalarımız da fazla"
Kişilerin zayıflamak için sağlıklı yöntemleri tercih etmesi gerektiğini anlatan Diyetisyen Ulushan sosyal medyadan önerilerle ilgili açıklamalarda bulunarak sözlerine şöyle devam etti: “Çok medyatik bir konu her gün televizyonlarda, sosyal medyada olsun sürekli karşımıza çıkıyor. Poliklinikte başvuran hastalarda zayıflama çayları olsun, haplar bunlar bir hekim, diyetisyen kontrolü olmadıktan sonra kesinlikle önermiyoruz. Hayati riske kadar gidebilen ürünler özellikle bu zayıflama çayları olarak belirtilen çaylar karaciğer enzimlerini bozmakta, karaciğer enzimleri, böbrek fonksiyonları bozulan bu çayları kullanıp da hastanemizde, servislerde, yoğun bakımlarda yatırılan çok çok hastalar var, hayatını kaybeden hastalarımız da fazla. Zayıflamak için bizler, hekimlerimiz hastanelerde başvursunlar, biz onlara en doğru, uygun programları yaparak zayıflamalarını sağlıyoruz. Bir hastamız vardı, Almanya’da yakını var, bir tane şurup, ilaç tarzı bir şey getirmiş. İçiyor, tamam, çok güzel zayıflıyor ama sürekli bir ishal durumu var, sonra da ishali kesemedi. Ondan dolayı hastaneye yatışı yapıldı. Bir de vazgeçiremiyoruz, hastamız kilo verdiğinden dolayı mutlu ama sağlığından olduğunun farkında değil, böyle hastalarımız oluyor. Kilo kişilerin psikolojisini çok çok etkileyen bir durum. Bazı kişiler sağlığının bozulacağını bile bile o ürünleri kullanabiliyor. Tabi ki kilo sıkıntılı bir durum, yüksek kilo çoğu insanda başka bir hastalığa neden oluyor fakat kilo vereceğim diye de değişik yöntemlerin kullanılmasına gerek yok. Kesinlikle önermiyorum hemen etki eden bir gıda, besin yoktur. Bir çay içip bir gıda alıp zayıflayacağını kimse düşünmesin. Yeterli ve dengeli beslendikten sonra zaten kilo veriliyor. Bazıları hayati risk ve ölüme kadar giden durumlar doğuruyor, kesinlikle önermiyoruz. İşlenmiş gıdalar hayatımızın artık vazgeçilmezi haline geldi. Obezitenin kontrol altına alınabilmesi için bunların en az şekilde tüketilmesi sağlanmalı"