Adnan Oktar operasyonlarını yapan dönemin Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Furkan Sezer, örgütün kızları nasıl kaçırdığını anlattı. Sezer, “Kızlar reşit değil, dolayısıyla neyin doğru, neyin yanlış olabileceğini tam olarak ayırt edebilecek bilgi ve tecrübede değiller. Onlar da bunu tutsaklık olarak görmüyor, göremiyorlar. Ancak anne için aynı şeyi söyleyemeyiz. Örgüte anneleri tarafından sunulmuş, tırnak içinde söylüyorum birer ikram olarak görüyorum” dedi.

Sözcü’den İpek Özbey’e konuşan Furkan Sezer, örgütün kızları nasıl kaçırdığını şöyle anlattı:

“Hukuk ekibi örgüt içerisinde en güçlü olan ekiplerden”

“Bu örgütün hedefi öncelikle yaşı küçük kızlar. Adnan Oktar’a yaşları küçük kızların getirilmesi bir örgüt ritüeli. Anne veya babalarını angaje ettiyse bu evebeynler vasıtasıyla tabii ki daha kolay oluyor ancak ailelerin bilmediği ve örgütün kız getirme ekibi tarafından kandırılarak suistimal edilen çok sayıda kız çocuğu var. Elvan Koçak’ın özelinde kızlarının velayetini aldığı mahkeme kararını örgüt hukuk ekibi vasıtasıyla öğreniyor. Hukuk ekibi örgüt içerisinde en güçlü olan ekiplerden. Özellikle büyük şehirlerdeki adliyelerde sadece örgüt ile ilgili çalışma yapmak, istihbarat toplamak için mesai saatlerini adliyelerde geçiren çok sayıda avukat var.

“Çoğu çocuk için anne ve baba bir rol model”

Burada aileden alınan telkin çok önemli, çoğu çocuk için anne ve baba bir rol modeldir ve sizin rol modeliniz Adnan Oktar’ın çok iyi bir insan olduğunu ve onun yanında çok mutlu olacağınızı söylüyor. Sizi altın tepside önce örgüte sonra da Adnan Oktar’a sunuyor. Örgüt size dokunmaya başladığı andan itibaren yavaş yavaş, yani sizi irite etmeden kanınızı ruhunuzu emmeye başlıyor. Narkoz verilmiş ve ameliyat masasında yatan bir hasta gibi, siz o ameliyat masasından kalkıyorsunuz belki ama o narkozun etkisi hiçbir zaman bitmiyor. Bu narkoz sizin gerçeği görmenizi engelliyor, sağlıklı ve doğru kararlar vermenizi önlüyor, hayat gaileniz sadece Adnan Oktar ve O’nun sahte mehdiliğine hizmet olarak kalıyor.

“Bu uyuşturucu bağımlılığı gibi, bir kere bulaşınca kurtulmaz çok zor”

Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a Soruşturma Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a Soruşturma

Anneler örgütün elinde tutsak değil. Örgüte anneleri tarafından sunulmuş, tırnak içinde söylüyorum birer ikram olarak görüyorum. Kızlar reşit değil, dolayısıyla neyin doğru, neyin yanlış olabileceğini tam olarak ayırt edebilecek bilgi ve tecrübede değiller. Onlar da bunu tutsaklık olarak görmüyor, göremiyorlar. Ancak anne için aynı şeyi söyleyemeyiz. Anne-babalar çocuklarınıza ve çevresine çok dikkat edin ve onlar için endişelenin diye sürekli aileleri uyarmaya çalışıyorum. Bu uyuşturucu bağımlılığı gibi. Bir kere bunlara bulaştığınızda kurtulmanız çok zor.”

“Adnan Oktar hiçbir zaman durmadı”

Kısa bir süre önce bu örgütü hapisten kurtarmaya çalışanlar olduğunu iddia eden Sezer, şunları anlattı:

“Malumunuz bir süre önce Adnan Oktar ve örgütünü kurtarma amaçlı bir istinaf süreci yaşandı. Bu istinaf sürecini yürüten en basit örneğiyle küçük yaştaki kızlara tecavüz eden hükümlüler için “kızın rızası var” değerlendirmesini yapan yargı mensupları hakkında HSK’ca bir soruşturma yürütüldü. Hakkında soruşturma yürütülen yargı mensuplarını kurtarmak için devreye giren birtakım insanlar oldu. Ben bunu iddia ettiğimde şaşıran insanlar olmuştu. Ancak bu isimler, benim isim geçmeyen, zaman, mekan belirtmediğim, hiçbir ayrıntı ve imada bulunmayan X paylaşımım hakkında yayın yasağı getirildiğinde yargı içerisindeki güçlerini de anlamış oldular. Buradaki motivasyonları nedir, tabii ki bu HSK’nın yürüttüğü soruşturma raporu ortaya çıktığında anlaşılacak. Adnan Oktar hiçbir zaman durmadı, stratejik olarak yavaşladığı anlar var, ancak durduğu an yok. Dolayısıyla öncelikle kendisini ve örgütünü aldığı cezalardan kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapmaya devam edecektir.”

Editör: Meryem TORUN